Sosyal Medya Kullanımında Dikkat Edilecek Hususlar

Değerli Emeklilerimiz,


Sosyal Medya kullanımlarına yönelik olarak öteden beri çeşitli değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu kez Derneğimiz Avukatı Sn. Oya Aydın’dan konuya ilişkin olarak alınan görüş aşağıda gösterilmiştir.
Gerek sayfamızın ve gerekse sayfamızda paylaşım yapan siz değerli arkadaşlarımızın, paylaşımları nedeniyle problem yaşamamasını teminen; Avukatımızın değerlendirmelerinin dikkate alınmasını önemle rica ederiz.

Yönetim Kurulu Adına,

Sosyal Medya Kullanımına İlişkin Hukuksal Notlar.

Sosyal medya araçları, özellikle Facebook üyelerimiz tarafından etkin biçimde kullanılmaktadır. Dernek üyelerimizin ortak iletişiminin sağlanması, taleplerimizi iletmek ve dayanışma sağlamak adına son derece yararlı bir teknolojik aracın, kimi zaman olumsuz etkileri olduğu da bilinmektedir. Bunların başında, kişilerin, duygu ve düşüncelerini paylaşırken, canlı iletişimde olduğu kadar titiz davranmayarak başkaları hakkında sakınmadan negatif değerlendirmelerde bulunmaları gelmektedir. Bu olumsuz değerlendirmelerin, incitici, sert olması kısmen hoş görülebilir fakat hukuka aykırı olmaması gerektiği açıktır.

Sosyal medyada hukuka aykırı paylaşımın en yaygın hali, Türk Ceza Kanununda da suç olarak düzenlenen “başkalarının şerf ve saygınlığına karşı hakaret ve sövme suçu” oluşturacak paylaşımlardır. Ayrıca, devlet kurumları ve yöneticilerine hakaret suçlaması da ne yazık ki yaygın karşılaşılan bir suçlamadır. Üstelik sosyal medyada 3 kişinin görmesi, mesajı “aleni” hale getirdiğinden, aleniyetin ceza miktarının artırılmasına neden olduğu da bilinmelidir. Ceza yaptırımı dışında, kendisine hakaret edilen kişi, ayrıca tazminat davası da açabilir.

İfade özgürlüğünü düzenleyen Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde, herkesin ifade özgürlüğüne sahip olduğu, ancak bu hakkın sınırsız olmadığı, kamu düzeni, kamu güvenliği ve başkalarının şeref ve onurunu ihlal etmeme halleriyle sınırlanabileceği belirtilir.

Bu yasaklamaların ve sınırlamaların kişilerin ifade özgürlüğüne engel olarak kullanıldığı da bilinen bir gerçektir. Bu dengenin nasıl kurulacağına dair en önemli kriter, eleştiri ile hakaret arasındaki ince çizgide bulunabilir. Ceza hukuku dersinde, devlet organlarına hakaret konusunu anlatırken ceza hocasının verdiği bir örnek durumu somutlaştırmak için kullanılabilir. Eğer “işkenceci polis” derseniz devletin emniyet kuvvetlerini aşağılama suçlamasıyla karşılaşabilirsiniz; bunun yerine, “polisin işkence yaptığı iddiaları çok ciddi” derseniz, bu fikir açıklama ve eleştiri hakkı çerçevesinde kalır.

Sosyal medya paylaşımı nedeniyle bir kişiye hakaret edildiğinde o kişinin şikâyeti ön şart olarak aranır. Yani hakaret edilen şikâyet etmezse elbette savcılar kendiliğinden işlem yapmaz. Ancak devlet organları ve yöneticiler açısından durum farklıdır; ne yazık ki polis, hiç bir demokratik ülkede olmadığı ölçüde, eleştiri sayılabilecek sözleri bile hakaret olarak kodlamakta ve kişiler hakkında ceza soruşturması başlatılmasını sağlamaktadır. Üstelik hakaret cumhurbaşkanına yönelikse tutuklama bile gündeme gelmektedir.

Bu olgulardan hareketle, ortak grup paylaşımlarında; hem herhangi bir üyemizin hakarete uğramaması için hem de üyelerimizin; yöneticiler ve devlet görevlileri hakkında eleştiri haklarını kullanırken istenmeyen soruşturmalara maruz kalmaması bakımından, dahası sosyal medya grup iletişiminin dayanışmamızın en önemli aracı olarak devamı açısından, daha dikkatli ve nazik ibarelerle eleştirilerimizi iletmenin herkes için yararlı olacağı kanısındayız. Bir kez daha vurgulamak isteriz ki bu, kendimizi sansürlemek için değil, birbirimizle saygın ve nazik bir iletişim kurarak demokratik tartışma kültürümüzü korumanın bir aracı olarak algılanmalıdır.